Ekrem İmamoğlu’nun “hakaret”, “tehdit” ve “hedef gösterme” hatalarından yargılandığı davada mütalaa açıklandı

İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanan ve vazifesinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu’nun, bir panelde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ve ailesiyle ilgili kullandığı sözler nedeniyle “terörle çaba eden şahısları maksat göstermek”, “hakaret” ve “tehdit” cürümlerinden yargılandığı davada mütalaasını açıklayan savcı, İmamoğlu’nun 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar mahpusla cezalandırılmasını talep etti.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri’deki Marmara Cezaevi karşısındaki salondaki duruşmaya, diğer kabahatten tutuklu sanık Ekrem İmamoğlu ve avukatları katıldı.

Duruşmada CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve partililer de izleyici olarak yer aldı.

Mahkeme başkanı, Cumhuriyet savcılığınca hazırlanan temel hakkındaki mütalaanın evraka sunulduğunu belirtti.

Mütalaada, İmamoğlu’nun “kamu görevlisine karşı vazifesinden ötürü alenen hakaret”, “tehdit” ve “terörle gayrette vazife almış şahısları gaye göstermek” kabahatlerinden 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar mahpusla cezalandırılması istendi.

Mütalaada ayrıca, Türk Ceza Kanunu 53. unsurunun 1. fıkrasında yer alan “Kişi, taammüden işlemiş olduğu kabahatten ötürü mahpus cezasına mahkumiyetin yasal sonucu olarak daima, vadeli yahut süreksiz bir kamu misyonunun üstlenilmesinden, bu kapsamda Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden yahut devlet, vilayet, belediye, köy yahut bunların kontrol ve nezareti altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya yahut seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten mahrum bırakılır.” hususunun de uygulanması talep edildi.

Duruşma, Ekrem İmamoğlu’nun savunmasıyla devam ediyor.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Cürümleri Soruşturma Ofisince hazırlanan iddianamede, Başsavcı Akın Gürlek “mağdur” sıfatıyla yer aldı.

İddianamede, İmamoğlu’nun katıldığı bir panelde yaptığı konuşmada, Başsavcı Gürlek’e yönelik kullandığı sözlerde hata içeriklerinin olduğunun tespiti üzerine resen soruşturma başlatıldığı kaydediliyor.

Halen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı misyonunu yapan Gürlek’in geçmişte de terör hatalarına bakmakla misyonlu ağır ceza mahkemelerinde başkanlık, sulh ceza hakimliği ve Adalet Bakan Yardımcılığı görevlerinde bulunduğu aktarılan iddianamede, Gürlek’in misyon yaptığı periyotlarda ve DHKP/C başta olmak üzere çeşitli terör örgütlerince gaye haline getirildiğinin bilindiği kaydediliyor.

Gürlek’in terör örgütlerinin çeşitli basın ve yayın organları ile toplumsal medya hesaplarında açık kimlik bilgileri ve fotoğrafının yayımlanarak tehdit edildiğine dikkati çekilen iddianamede, İmamoğlu’nun kelam konusu konuşmasıyla Gürlek’i gaye gösterip, “terörle çabada yer almış şahısları amaç gösterme” hatasını işlediği tabir ediliyor.

İddianamede, İmamoğlu’nun aleni formda kullandığı telaffuzların, kamu vazifesini sürdüren Akın Gürlek’i küçük düşürmeye yönelik ve küçültücü söz niteliğinde olduğu, kelam konusu sözün kanıyı açıklama hudutlarını aştığı, suça husus ibare ve konuşmanın da ayrıyeten bir bütün halinde kişinin saygınlığına ziyan vermeyi amaçladığı ve görüş açıklama niteliğinde bulunmadığı, aksiyonun söz hürriyeti bağlamında türel müdafaa görmesinin mümkün olmadığı belirtiliyor.

İmamoğlu’nun konuşmasında Başsavcı Gürlek ve aile yakınlarının maksat alındığı, ziyana yahut berbatlığa uğratılacağını içeren sözler kullanıldığı belirtilen iddianamede, “Fiilin mağdur üzerinde dehşet yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, kâfi ve uygun olduğu, bu haliyle şüphelinin tehdit hatasını işlediği anlaşılmıştır.” değerlendirmesi yer alıyor.

İddianamede, İmamoğlu’nun 27 Ocak’ta düzenlediği basın toplantısında ise mahkemelerde eksper olarak misyonlu bireylerden birini, vazifeli tek eksper üzere göstererek gerçeğe karşıt halde soruşturma şüphelileri lehine sonuçlanacak formda karar verilmesi hedefiyle alenen gaye göstererek ve bu emelle ismini de açıklayarak “yargı vazifesi yapanı etkilemeye teşebbüs etmek” hatasını işlediği tespitine ait soruşturmaya değiniliyor.

İki olay bir ortada değerlendirildiğinde İmamoğlu’nun vazifesinin getirdiği pozisyonu ve nüfuzunu basın önünde aleni olacak formda kullanarak yargı organları ve mensupları üzerinde baskı oluşturmayı ve mensubu olduğu parti lehine etkilemeyi amaçladığının değerlendirildiğine işaret edilen iddianamede, İmamoğlu’nun “kamu görevlisine karşı misyonundan ötürü alenen hakaret”, “tehdit” ve “terörle uğraşta vazife almış bireyleri maksat göstermek” cürümlerinden 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar mahpusla cezalandırılması isteniyor.

İmamoğlu hakkında ayrıca, Türk Ceza Kanunu 53. hususunun 1. fıkrasında yer alan “Kişi, taammüden işlemiş olduğu hatadan ötürü mahpus cezasına mahkumiyetin yasal sonucu olarak, daima, periyodik yahut süreksiz bir kamu misyonunun üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden yahut devlet, vilayet, belediye, köy yahut bunların kontrol ve nezareti altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya yahut seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten mahrum bırakılır.” hususunun uygulanması talep ediliyor.

About The Author

admin

See author's posts